Cahiliye toplumunu oluşturan insanların, kendilerini Allah’ı anmaktan uzaklaştıracak birçok oyalanma konusu vardır. Dünya hayatından, sınır tanımadan maksimum oranda fayda elde edebilmek için ahiretlerine yarar getirmeyecek işlerle oyalanırlar. Bakıldığında, dünyada yaşamakta olan herkesin oyalanma sebepleri genelde aynıdır. O halde bunun organizasyonunun da ortak olduğunu düşünebiliriz. İnsanları Allah’ın yolundan saptırmak isteyen en önemli varlık şeytan olduğuna göre, bu organizasyonun başında da şeytan olmalıdır.
Şeytanın en büyük hedefi, insanları Allah'ın yolundan saptırmak ve cehenneme sürüklemektir. İnsanların en büyük düşmanı olan şeytan, onları olmadık kuruntularla meşgul ederek, akıllarını karıştırmaya ve sağlıklı düşünmelerini engellemeye çalışır. Bunu yaparken de etkisi altındaki nefsi kullanarak, vicdanın sesini bastırmak amacını taşır. Diğer yardımcıları ise kendi dostları, kardeşleri ve askerlerinden oluşmuş organize ordusudur.
Mümin, aklı açık, şuurlu, herşeyi detaylı bir şekilde düşünüp doğru kararlar veren, örnek davranışlar sergileyen bir ahlaka sahiptir. Bu özellikler müminin imanının ve Allah korkusunun bir sonucudur. Ancak, şeytan zaman zaman unutkanlığını, dikkatsizliğini ya da bilgisizliğini fırsat bilerek -anlık da olsa- mümini gaflete sürüklemek ister.
Allah, "Şeytan sakın sizi (Allah'ın yolundan) alıkoymasın. Gerçekten o, sizin için açıkça bir düşmandır" (Zuhruf Suresi, 62) ayetiyle müminleri bu tehlikeye karşı uyarır. "Hiç şüphesiz, şeytanın hileli düzeni pek zayıftır" (Nisa Suresi, 76) ayetiyle de Allah, iman edenler için şeytanın sinsi planlarının geçersiz olduğunu müjdeler.
Bunu bilen şeytan, insanları saptırmaya yemin ederken, -katıksızca, gönülden Allah'a iman eden- ihlaslı kulları, bunun dışında tutmaktadır. Kuran'da şeytanın bu yeminini içeren sözleri şöyle haber verilmektedir:
Dedi ki: "Senin izzetin adına andolsun, ben, onların tümünü mutlaka azdırıp kışkırtacağım. Ancak onlardan, muhlis olan kulların hariç." (Sad Suresi, 82-83)
Şeytan müminler üzerinde etkili olamayacağını, Allah'ın yolundan saptıramayacağını bildiği halde yine de vesvese vererek kafalarını karıştırmaya çalışır. Müminleri mücadeleden alıkoymak ve fazla ecir almalarını engellemek için uğraş verir. çalışır.
"Müminlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd edenler (çaba harcayanlar) eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cehd edenleri (çaba harcayanlar) oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) vaat etmiştir; ancak Allah, cehd edenleri (çaba harcayanlar) oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır."(Nisa Suresi, 95) ayetinde belirtildiği gibi bazı müminlerin Allah yolunda mücadele etmelerini ve üstün dereceler kazanmalarını engellemek ister.
Allah müminlere, anlık da olsa karşılaşabilecekleri gaflet tehlikesine karşı, korunma yolunu da Kuran’da göstermiştir.
(Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir. (Araf Suresi, 201)
Müminler, kendilerini gaflete sürükleyecek boş kuruntulardan Allah'a sığınarak ve her an Allah'ı anarak sakınırlar. Ayrıca Kuran'ı sürekli okumak, ayetler üzerinde tefekkür etmek ve için için dua etmek, inanan insanı –Allah’ın izniyle- en uyanık olması gereken düşmanından koruyacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder